19 Nisan 2014 Cumartesi

derin bir nefes...

Kağıtlar benim derin nefesim gibi.. Ne zaman kendimi yorgun hissetsem, bana daha yapacak çok şeyim olduğunu hatırlatıyor.. Bunu hafta içinde kestim.. Mutlu hafta sonları...
 


14 Nisan 2014 Pazartesi

Büyüyorum..

Masallara inanan küçücük gözlerini, küçücük elleriyle ovuşturdu. Arkasını dönüp yürüdü amacını sorgulamadan adımlarının. Tünelin ucundan ona gülümseyen ışığa doğru yürüdü. Masallarda kalan o periler, yıldızlar, konuşan ağaçlar, altın sarısı saçlarıyla denizkızı… Masallarda kalan ve gölgesi olmayan tüm kahramanlara inanmak isteyen gözlerini ovuşturup yürüdü.
 
Ayağının biri çıplaktı, diğerinde dizine kadar çekilmiş çorabı ve bağcıkları çözülmüş ayakkabısı vardı. En sevdiği ayakkabısı… Gece rüyalarında gördüğü sihirli dans ayakkabılarına benziyordu ama teki kaybolmuştu… Yine de yürüdü ışığa doğru. İçinden geriye nasıl döneceğini düşündü, yolu nasıl bulacaktı tekrar, nasıl? Korktu. Sonra masallara güvendi. Sonunda hep yüzüne doğacağına inandığı güneşe…
 
Küçücük gözlerine bastırdı küçücük ellerini. Yaralıydı parmakları. O izlerde kayboluyordu yılları… Ovuşturdu gözlerini. Yürümeye devam etti. Işık gitgide büyüyordu. Yürüdükçe büyüyordu elleri ve elleri büyüdükçe büyüyordu yaralar. Yürüdükçe canı acıyordu. Işık gitgide yaklaşıyordu ve büyüyordu. Büyüdükçe sıkıyordu ayağını hep düşlediği sihirli ayakkabılar. Işığa yürüyebilmek için çıkarmak zorunda kaldı…
 
Yürüdükçe ışık sarıyordu her yanı. Gözlerinde biriktirdiği masallar ağır gelmiş büyüdükçe yakmıştı canını, onları da bırakmıştı arkasında. Kocamandı elleri artık, gözleri kocaman… İçi boşalmış gözlerini, ovuşturup kocaman elleriyle yürüdü ışığa doğru.
 
Işık sardı tüm bedenini. Küçücük gözlerinin korktuğu küçücük karanlığın yerini koca bir dünya aldı. O küçücük ışığın sonunda kocaman, karanlık bir dünya vardı… Zaman geçtikçe gözleri karanlığa alıştı, ışığını kaybetti. Aynanın karşısına geçtiğinde artık gözleri kocamandı ve masallar da, o yol da çok geride kalmıştı…
Ara ara içinde bir yerlerde aynı korkuyu yeniden duydu "geri nasıl dönecekti, nasıl?"
Masalları özleyen kocaman gözlerini, yaralı kocaman elleriyle ovuşturup bekledi… Ama bu defa yanaklarını ıslatmadı gözyaşları... Anladı geri dönüş yoktu ve aslında hiçbir masal mutlu sonla bitmiyordu!!!
Büyümenin anlamı buydu...

12 Nisan 2014 Cumartesi

Sütlü limonlu irmik tatlısı:)

Kasım ayından beri bugünlerin hayalini kuruyorum. En azından haftada bir gün hafif bir sütlü tatlıya kavuşmak için bekliyordum. Son 2 test de tamamen normal çıkınca "karbohidrat sayım diyetinden" birazcık daha esnek olan "karbohidrat değişim diyetine" geçtim. Bu da ödül olarak az şekerli bir sütlü tatlıyı beraberinde getirdi... Peki hangi tatlı??? Biraz önce yaptım hemen sizinle paylaşıyorum. Sütlü limonlu irmik tatlısı..
Malzemeler;
3 su bardağı yarım yağlı süt
1/2 su bardağı su
1/2 su bardağı irmik
2-3 çorba kaşığı şeker (isteğe bağlı, ne kadar az o kadar iyi)
Limon kabuğu rendesi
Tarçın

Yapılışı çok kolay.. Herşeyi katın karıştırın.. Orta ateşte muhallebi kıvamına gelinceye kadar kaynatın. Önceden suyla ıslatılmış borcama dökün. Bu püf noktası:) Üzerini "kesinlikle" tarçınla süsleyin.. Çünkü tam bir diyabet düşmanı tarçın.. 

Bu 4 kişilik bir tarif.. 1 porsiyonu 250-300 kalori civarı.. İster şekerle başınız dertte olsun, ister kilolarınızla.. Belki sadece sağlıklı yaşamak için, ana öğünden "2 saat sonra" bir porsiyon yiyebilirsiniz..

Mutlu hafta sonları...