27 Temmuz 2017 Perşembe

Satranç, Stefan Zweig

Enteresan bir öykü düştü bu defa sandığıma. Kısa ama yazılan her bir cümlenin ilmek ilmek işlendiği bir eser gerçekten. O kadar sadece ve o kadar derin ki..

Kitaba başlarken kahramanımız gibi görünen Mirko Czentovic bir satranç şampiyonu. Papaz tarafından büyütülen Czentovic, sosyal ilişki kuramayan, sanattan, hayattan anlamayan, sadece kazanmak için oynayan bir robot gibi.. 

Hikayemiz Amerika'dan Arjantin'e yapılan bir gemi yolculuğunda geçiyor. Satranç şampiyonunun da gemi de olması bu oyuna tutkuyla bağlı bazı yolcular arasında heyecana yol açıyor ve karşılıklı bir oyun başlamış oluyor. Czentovic'in soğuk hatta küstah hamleleri Dr. B ile karşılaşana kadar devam ediyor. Dr. B'nin II. Dünya savaşı sırasında yaşadıklarını ve satrancın onun hayatına nasıl girdiğini soluksuz okuyacaksınız. 

Kitapta beni en etkileyen nokta zaman ile ilgili yazılan kısımdı kuşkusuz. Her gün birbirinin aynıysa takvim üzerinde ilerleyen kırmızı bir plastikten başka bir şey değildir zaman. Bu bir insana yapılabilecek en büyük işkencedir bence. Bu hikayeyi özel kılan noktalardan biri yazarın 1942 yılında eşi ile birlikte Brezilya'da sürgündeyken intiharından önce yazdığı son öykü olması. Zaten bu öykünün satır aralarında yazarı ölme sürükleyen nedenler de kendini gösteriyor. Sadece kazanmak için oynayan, hiç bir sosyal becerisi olmayan, kendini herkesten üstün gören düşünceyi yani Nazizmi Czentovic temsil ederken, karşısında hayatı yaşayan, çeşit çeşit özelliğe sahip bir topluluk yani geri kalan Dünya bulunuyor. Kazanan kim? Kaybeden kim?

Keyifle okuyacağınızdan şüphem yok..

Yazar: Stefan Zweig
Çeviri: Ayça Sabuncuoğlu 
Yayın evi: Can yayınları

DR: 6,24 TL
İdefix: 5,60 TL
İlkNokta: 6 TL