25 Mayıs 2014 Pazar

biraz mavi gökyüzü, biraz nefes...

Kendime vakit ayırmam şart... yoksa dinlenemiyorum:)) Ortaya çıkan şey beni mutlu edince, değmeyin keyfime... Herkese hiç bitmeyecekmiş gibi gelen, mutlu pazarlar...


19 Mayıs 2014 Pazartesi

Venedik-2

Venedik gezisinin en güzel kısmı kesinlikle adalardı. 12 saatlik bir vapuretto kartı aldık (18 Euro) ve heyecanla yola koyulduk. Tek binişlik kartlar 7 Euro olduğu için bu kart daha avantajlı oluyor. Venedik'e kadar gidip bu adalara uğramadan dönmeyin, çok şey kaçırırsınız..
 
İlk adamız cam işçiliği ile ünlü Murano Adası...
Vapurettodan iner inmez sizi camların yapım atölyesine yönlendiriyorlar orada camın yapımını izleyebilirsiniz. Venedik'te yangın çıkmasından korkulunca, tüm cam ustaları bu adaya yerleştirilmiş... Murano'yu dolaşmaya başlıyoruz. Karşımıza kocaman mavi camdan bir heykel çıkıyor. "Cometa di vetro (comet glass star)"...
Duvarları eskimiş evlerin arasında, dar sokaklarda yürüyoruz. Bu zillere bayıldım..
Cam işçiliği ile ünlü olan Murano'da hediye olarak küpe, kolye ve küçük biblolar alabilirsiniz. Yalnız dikkat edin, Çin malları her tarafta:) İnanılmaz ayrıntılı biblolar da var ama onlar biraz daha pahalı haliyle:)
 
Burano Adası;
Murano'da 1 saat kadar gezdikten sonra bir başka vapurettoya binip, rengarenk evleriyle ünlü Burano'ya geçtik. Tek kelimeyle bayıldım bu adaya.. Turist kalabalığından kurtulup kendimizi ara sokaklara attık, gerçekten çok sevimliydi.
                      Ortasından kanal geçen rengarenk evleri minik köprüler birleştiriyordu.
Balkonu olmayan bu evlerde, çatılarda sevimli teraslar var...

Bu ada renkli evleri kadar dantelleri ile de ünlü... Tabi bu dantel olayına alışkınız biz. Malum televizyonun bile üzerine dantel seren bir neslin çocuklarıyız. Çok değişik gelmedi bana...
 
Son ada ise Torcello,
Kısa bir vapuretto yolculuğundan sonra Torcello'ya ulaştık. Murano ve Burano'yu gördüyseniz ve zaman sıkıntınız varsa uğramayabilirsiniz. Küçücük ama yemyeşil bir ada..
 
 Adanın sonunda, bahçesinde heykellerin ve anıtların bulunduğu Torcello Katedrali ile karşılaşıyoruz.

 
                         
 
    
Kısa sürede Torcello'yu da bitiriyoruz ve Venedik'e dönüşe geçiyoruz. Dönüş yolu daha uzun sürüyor ya da yorgunluğun üzerine daha bana uzun gelmiş de olabilir..
ve Venedik gezimiz batan güneşle birlikte sona eriyor..

Venedik-1

İtalya gezisinde son durağımız Venedik'ti. Dar sokakları, kanalları, gondollarda yapılan seranadları ile ünlü efsane şehir...
Floransa'dan yaklaşık 3,5 saat süren bir tren yolculuğu ile Venedik tren istasyonu Santa Lucia'da indik. İstasyonun çıkışı Büyük Kanal'a (Canale Grande) açılıyor. Tren istasyonu ile otel arası biraz uzaktı. 30 dk’lık bir yürüyüşün ardından otele ulaştık. Tren istasyonunda inip önündeki köprüden geçtiğinizde solunuzda vapuretto durakları var. Otelinize o şekilde de ulaşabilirsiniz. Kaybolsanız bile yürüyün derim:)
Otelimiz San Marco Meydanı'na çok yakındı. Booking.com'dan ayarladık, Hotel da Bruno. Resepsiyondakiler çok kibardı ve ingilizceleri iyiydi:) Yeri gerçekten süperdi otelin. Rialto Köprüsü ile San Marco Meydanı arasındaki yolun ortasında bulunuyor. Oldukça temiz, özellikle benim gibi böcek korkusu olan biri için. Kesinlikle tavsiye ederim.
Venedik'te gezmek biraz zor... Elimizde harita var, gezilecek yerler listesi var, haritada sokak adları var, ancak sokaklarda "sokak adı" yok. Neyseki köşelere "Per San Marco" ve "Per Rialto" okları koymuşlar:) ama yine de kaybolduk:) Bazı sokaklar gerçekten çok dar, klostrofobik bir şehir...
 
Yürüyüp yürüyüp aniden yolun sonu bir kanala çıkınca, yürüdüğünüz onca yolu geri dönmek zorunda olduğunuz bir şehir...
San Marco Meydanı (St. Mark's square, Piazza San Marco) gerçekten çok ferah, güzel bir meydan.. Zamanın birinde, rivayete göre Napolyon demiş ki: "San Marco Meydanı, Avrupa'nın misafir odasıdır:)". "Dünyanın en güzel dans pistidir" dediğini söyleyenler de var. Belli ki bu meydana hayranmış.. Meydanda San Marco Bazilikası, Çan kulesi (Campanile di San Marco)  ve  saat kulesi (Torre dell’orologio) bulunuyor.
                
San Marco Bazilikası, 12 havariden biri olan Aziz San Marco için yapılmış. Bazilika duvarındaki resimler görülmeye değer. Rivayete göre, Aziz San Marco İstanbul'da vefat ediyor ve Venedikliler cesedi Venedik'e getirmek istiyor. O dönemde de Osmanlılar gümrükte herşeyi kontrol ediyorlar, domuz eti hariç:) Venedikliler de cesedi domuz etlerinin arasına koyuyor ve o şekilde Osmanlı'dan kaçırıyorlar.
Bazilikanın duvarlarında Haçlı seferleri sırasında İstanbul'dan getirilmiş olan 4 adet bronz at heykeli bulunuyor.
San Marco Meydanı'ndan sahil tarafına doğru yürüyoruz. Burada 2 dev sütun dikkati çekiyor. Sütunlardan birinin üzerinde koruyucu Aziz Theodoros'un heykeli bulunurken, diğerinde Venedik'in simgesi kanatlı aslan bulunuyor. Eskiden bu iki sütunun arasındaki alanda idamlar yapılıyormuş. 
Sütunların sol tarafına doğru yürüdüğümüzde, aşağıdaki resimde de hemen karşıda görülen Palazzo Ducale (Dükler Sarayı) karşımıza çıkıyor. Sütunlar arasında ilerleyip, sahil boyunca yürüyebilirsiniz.
Sahil kenarından yürümeye devam ediyoruz. Venedik'in simgelerinden biri Ahlar Köprüsü'ne (Bridge of Sighs) ulaşıyoruz. Köprünün hikayesi şöyle: Mahkumlar son kez bu köprüden geçiriliyor ve köprüdeki küçük pencerelerden Venedik manzarasına bakıp son kez bir "ah" çekiyorlarmış..
  
Venedik gondollar şehri.. Buraya kadar gelip binmemek olmaz. Gondol gezisi 80-120 Euro arasında değişiyor. Eğer bizim gibi 2 kişiyseniz bir başka gruba dahil olabilir ya da orada kısa bir süre bekleyip kendiniz bir grup oluşturabilirsiniz. Biz Brezilyalı, çok sevimli bir aile ile birlikte yaptık geziyi:) Siyah beyaz çizgili tişörtlü gondolcumuz, dar kanallarda bir o yana bir bu yana ilerletti gondolu. Heyecan vericiydi gerçekten.. 30 dakika yetti de arttı bana:)
  
  
Venedik gezimiz ertesi gün "adalar" ile devam etti:))

5 Mayıs 2014 Pazartesi

Bukre, Kahraman Tazeoğlu


Kahraman Tezeoğlu’nun 2013 yılında yazmış olduğunu kitabı “Bukre”. Kitabın, ilk 170 sayfasında uzun bir öykü olarak yazılmış Bukre, sonrası bağımsız bir şekilde kısa kısa yazılardan oluşuyor. Şahane bir arka kapak yazısı olmuş, “Unutmak alışmaktır. Unutursun demiyorum… Ama alışacaksın biliyorum.” cümlesi ile bitiyor.
Kitabı gerçekten çok pozitif duygularla okumaya başladım. Sanırım 15 yıl önce olsa, o zamanki ruh halimle belki daha çok ilgimi çekerdi. Biraz 15-16 yaş genç kız kitabı gibi… Birbirleriyle konuşmaları o kadar akmıyor ki.. Normal hayatta bu kadar uzun cümleler kuran bir arkadaşım olsa yanında bir dakika duramazdım herhalde…
Altı çizilecek cümleler de yok değil. Sonunun güzel bitmesi bu şiirsel hikayeyi okuduğuma pişman etmedi en azından. Yalnız, sonra yazılan kısa yazılar kısmı için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Keşke sadece Bukre şeklinde basılsaymış kitap… Şiirsel bir dilden hoşlanan, duygusal kitapları sevenler için denenebilir…

 
Yazar: Kahraman Tazeoğlu
Yayınevi: Destek Yayın

DR: 14,49 TL
İdefix: 13,68 TL
İlkNokta: 13,30 TL

4 Mayıs 2014 Pazar

Ev yapımı bisküvi:)

Diyetisyenin ara öğünler için light bisküviler yerine önerisi ev yapımı tarif..  Denedim. Tadı da oldukça güzel oldu:) Afiyet olsuuun...
 
Malzemeler;
Kuru incir
Kuru kayısı
Hurma
Ceviz, Fındık, Badem
"Tarçın"
 
Yapılışı;
Miktarlar keyfi. Hangisinin tadı daha belirgin olsun isterseniz onu çok koyun. Herşeyi rondoya atıyoruz. İyice eziyoruz. Sonra kesme tahtasının üzerinde merdane ile düzeltiyoruz. Bisküvi kalıbıyla şekil çıkarıyoruz. Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine diziyoruz. Önceden 180 dereceye ısıtılmış fırında 5-10 dakika pişiriyoruz. Dikkat uzun kalınca yanıyor:)) 
Tabi kiii ara öğünde sadece 1 tane yiyoruz. Diyet deyip hepsini yemiyoruuuz..