3 Aralık 2014 Çarşamba

Egon Schiele'nin rüyası Cesky Krumlov



Vlatava Nehri'nin kıvrımları arasında başını gökyüzüne uzatan bir resim Cesky Krumlov... UNESCO Dünya Mirası listesinde de olan bu masal kasabası, Hostel ve İlizyonist filmlerinin ünlü sahne arkası..
Egon Schiele nü resimleriyle ünlü, Cesky Krumlov'a hayran bir ressam... Turizmle geçimini sağlayan Cesky Krumlov'da şu anda sevilse de, önceleri pek de hoşlanılmıyormuş kendisinden. Malum nü resimler için model lazım:) Sonra da tası tarağı toplayıp ayrılmak zorunda bırakılmış bu kasabadan.. Yine de Cesky Krumlov Egon Schiele'nin rüyası olarak kalmış..
Prag gezimizde 1 günü de Cesky Krumlov'a ayırdık. Aslında Prag'a çok yakın değil. Tren ile gitmeniz gerekiyor yaklaşık 3 saat. Tren istasyonunda indikten sonra ağaçların ve sevimli evlerin arasından yürüye yürüye şehir merkezine iniyoruz.



Cesky Krumlov kapılar şehri. Şehirde çok sayıda kapı görmek mümkün. En ünlü kapılardan biri Budejovicka Gate...

Köprünün iki yanı heykellerle süslenmiş...
                         
İlk hedefimiz kale.. Prag Kalesinden sonra en büyük Kale kompleksi burası. Gerçekten de özellikle renkli kulesiyle oldukça görkemli görünüyor..


Kalenin ilginç bir özeliği var. Rivayete göre zamanın birinde uzak diyarlardan bir gelin almışlar. Gelin gelirken yanında hediye olarak 2 tane ayı getirince, bu ayıları "napsak?" diye düşünmüşler.. "Bekçi yapalım bari" demişler. Kale giriş kapısının iki yanında ayılar için yer yapmışlar. Sonra da gelenek devam etmiş. Bizim gittiğimiz gün geleneğin son günü müydü bilmiyorum ama ayı mayı yoktu:)
Kalenin kapısında içerideki gezi rotası anlatılıyor.. Bu rotanın fotoğrafını çekip Kaleyi gezmeye başlıyoruz.

Kalenin duvarları oldukça gösterişli şekilde işlenmiş...

Kulenin hemen karşısında güneş saati var.

Amacımız tabii ki Hradek S Vezi'ye yani kuleye (Little Castle Tower) çıkmak... Zaten Cesky Krumlov'a gelişimizin en büyük sebebi bu. İnanılmaz bir manzarayla karşılaşacağımızı hayal ediyorum, öyle de oluyor. 
Gerçekten çok güzel ışığı olan bir şehir... Çektiğim tüm fotoğrafları paylaşma isteği uyandırıyor bende.



Vlata nehrinde kano kiralayabilirsiniz. Arada bulunan setler bu geziyi rutin bir bot gezisinden eğlenceli bir maceraya dönüştürebilir.
Kale kompleksini gezip, yemyeşil bir yoldan kıvrıla kıvrıla şehir merkezine doğru iniyoruz..

Yolda karşımıza dev şehir kapısı Cloak (pelerin) Gate çıkıyor.. Kat kat olan bu kapı Cesky Krumlov'un ana kapısıymış.
                         
Şehir merkezine geldiğimizde sevimli dükkanlarla karşılaşıyoruz. Ödüllü kapı kollarıyla dikkat çeken bu dükkanın önündeki parmaklar da oldukça dikkat çekiciydi.





Bir gece konaklanabilir miydi? olabilir. Eğer uzun vaktiniz varsa daha detaylı olarak gezilebilir. Açıkçası bize 1 gün yetti..
Çektiğimiz bir sürü fotoğrafla ve inanılmaz bir yağmurla Prag'a dönüşe geçiyoruz...

23 Kasım 2014 Pazar

Karlovy Vary gezince güzel...



Karlovy Vary, nam-ı diğer Kral'ın banyosu. Şehirde her taraftan sıcak su çıkınca burası turistik bir termal şehir haline gelmiş. Bu sıcak suların bulunma hikayesi ile ilgili çeşit çeşit rivayet var. Bunlardan birinde geyik avlama merakıyla ünlü IV. Karl bir geyiği kovalıyormuş. Zavallı geyik hoplamış, zıplamış hoop diye nehre düşmüş. Sonra gidip bakmışlar, bir de ne görsünler geyik haşlanmış.. Ooo su sıcakmış, o zaman biz burada çok güzel hamam sefası yaparız demişler... İşte böyle:) 
                     
Dresden'den dönüşte trenle Karlovy Vary'e geçtik. Dikkat etmeniz gereken nokta, Dresden'den Karlovy Vary'ye doğrudan tren yok. Usti nad labem durağında inerek Karlovy Vary trenine binmeniz gerekiyor. Duraklarda isimler yazmadığı ve trende duyuru yapılmadığı için biraz stresli de olsa durağımızı  bularak iniyoruz...

Karlovy Vary trenine binip derin bir nefes alıyoruz ve yemyeşil yollardan geçe geçe Karlovy Vary'ye ulaşıyoruz. Tren istasyonunda indiğimizde yanlış yere mi geldik duygusu oldu  bende. Hatta hiçbir yerde yazmadığı için bir kaç kere sorduk. Bu kadar turistik bir yerde böyle bir istasyon olması şaşırtıcı:)
Tren istasyonu hafif bir yükseltinin tepesinde... Yokuştan aşağı kıvrıla kıvrıla inerek kalacağımız yere ulaşıyoruz. Sevimli ve bakımlı bir apartman dairesi. Buradan inceleyebilirsiniz. Gerçekten oldukça temizdi. Keyifle önerebilirim. Yalnız resepsiyon görevlisi biraz:) İngilizce biliyor... Yine de bize önerdiği restoran oldukça başarılıydı.

Tren yolculuğundan aç çıkan minik masal kahramanlarıydık biz. Elimizde harita resepsiyon görevlisinin önerdiği restoranı bulmak üzere Bacherplatz'ın yolunu tutuyoruz. Becherovska müzesi de Bacherplatz'ın içinde..
                   
Karel IV çok güzel bir restorandı. Yemekler güzeldi. Biralar ise muhteşemdi. Kendi yaptıkları birayı, restoranın ortasındaki dev fıçılardan dolduruyorlar. Denemeye değer...
Becherovka, 40'tan fazla bitki içeren bir likör. İlk yapıldığı yıllarda ağrı kesici olarak kullanılmış. Hakikaten tam bir kış içkisi. Derin bir tarçın ve karabiber tadı aldım ben... Şehirde şişelerden yapılmış minik dükkanlarda da bu ilginç likörden bulabilirsiniz.
Becher müzesinden nehre doğru yürüyoruz. Yolda karşımıza Prag kale bölgesinde de bizi selamlayan Tomas Garrigue heykeli çıkıyor. Malum Çekoslovakya'nın  ilk Cumhurbaşkanı. Bu heykel 2007 yılında yapılmış. Karlovy Vary'nin en yeni heykeli:)
                         
Nehre doğru indiğimizde Elizabeth's Bath ve ana postane binası arasında yeşillikler içinde Smetonovy sady bulunuyor.
ve postaneyi sırtında taşıyan adam...
          

Elizabeth's Bath 1906 yılında Sisi için yapılmış, bu nedenle adı Elizabeth. Sisi pek bir meşhur, malum Avrupa'nın en güzel prensesi. Macarlar, Avusturyalılar ve Çeklerin tarihinde oldukça önemli bir etkiye sahip...
Karlovy Vary kaynaklar şehri. Bu sıcak su kaynakları Colonade olarak adlandırılıyor. Çok sayıda sıcak su kaynağı olan şehirde bu kaynaklar, 4 kaynak merkezinde toplanmış. Park colonade, Mill colonade, Market colonade ve Vridelni colonade... Bu kaynaklara ulaşmak için yemyeşil suyuyla Tepla Nehri'nin yanından yürüyoruz...



Park Colonade, ünlü besteci Antonin Dvorak parkı içinde bulunan, 1881 yılında inşaa edilmiş kaynak... Burada bulunan en ünlü pınar ise yılan kaynağı. 30 derecelik suyu diğer kaynaklara göre daha az mineral, ancak daha fazla karbondioksit içeriyormuş.


                        
Antonin Dvorak parkı huzur dolu bir park.. Heykeller, yüzyıllık ağaçlar ve kuğularıyla şehrin sessiz resmine oldukça uyumlu...

Nehrin solunda yunan antik yapılarına benzeyen sütunları ile dikkati çeken Mill colonade bulunuyor. Burada bulunan değirmen kaynağı 56 derecelik suyuyla tedavi için kullanılıyormuş. En popüler kaynak ise 60 derecelik suyuyla 16. yüzyıldan bu yana akan Rusalka kaynağı... 

Kaynak sularını içmek için her yerde satılan ibriklerden kullanmalısınız çünkü sular ağır metal içerdiği için dişlerinizi boyayabilir. Ayrıca, sıcak suları denerken de sindirim sisteminize dikkat edin:))
 
Mill colonade'ın karşısında Pazar pınarı anlamına gelen Market colonade var. Sadece 4 yıllığına yapılmış ancak 100 yıldır duruyormuş. İnce ahşap işçiliği  ve önündeki ikiyüzlü çeşme görülmeye değer...


                          
Vridelni Colonade, ince işçilikle yapılan tüm kaynakların aksine modern bir bina. İçinde kendiliğinden 14 metre yüksekliğe çıkan, 72 derece sıcaklığı ile Karlovy Vary'nin en sıcak kaynağı bulunuyor.














St. Mary Magdelene Kilisesi (Koste svate Mari Magdaleny) Vridelni Colonade'in hemen üstünde beyaz bir bulut gibi gökyüzüne yükseliyor.
                        
Nehir boyunca yürüyoruz. Karlovy Vary kağıt helvası ile ünlü. Bu helvalar gerçekten kağıt gibi. Bizimkilere göre daha tatsız denebilir...

Perdelerini Klimt'in boyaması ile ünlenmiş opera binasını (Mestske divadlo v karlovych varech) görüyoruz.

Carlsbad Plaza bizim için önemli bir yer. 1918 yılında Atatürk, böbrek rahatsızlığı nedeniyle Karlovy Vary'ye geliyor ve bu otelde kalıyor...

Grand Hotel, Karlovy Vary'nin en ünlü oteli.. Bu otelin arka tarafından yürüyoruz ve Diana gözetleme kulesine çıkmak için finikülere ulaşıyoruz. Kısa bir yolculuğun ardından tepede Diana gözetleme kulesi, duvarlarından yukarı tırmanan sarmaşıklarla karşımızda duruyor.
                          
Gözetleme kulesine çıkıyoruz. Karlovy Vary ormanlar içinde.. Kule merkezden uzak olduğu için şehri uzaktan görüyoruz. Kuleden dönüşte isterseniz ormanlar arasından yürüyerek de merkeze inebilirsiniz. Çıkmak pek mümkün değil ama... 

Finikülerle geldiğimiz gibi indiğimiz yerden yürüye yürüye Aziz Lucas Anglikan Kilisesi'ne ulaşıyoruz. Karlovy Vary'nin en güzel kilisesiydi bence...

St. Lukas Kilisesi'nin karşısında ağaçlar arasında bu minik şapel oldukça sevimli... Eğer Diana gözetleme kulesinden aşağı yürüyerek inmeyi göze alabilirseniz çok sayıda minik şapel de görebilirsiniz.
                            
Rus Konsolosluğu'nun önündeki parkta ağaçlar arasında Karl Marx oturuyor. 

St. Peter ve Paul Ortodoks Kilisesi en çok görmek istediğim yerlerden biriydi. Ancak restorasyondaymış:( Yine de fotoğraflayıp yolumuza devam ediyoruz.

St. Nepomuklu John heykeli bilinmeyen bir heykeltıraş tarafından yapılmış kum taşı bir heykel. Sol omzu dikenli tellerle çevrili bu aziz bir eliyle gökyüzünü gösteriyor...
                       
Dönüş günümüzde antika arabaların sergilendiği bir festivalin ortasında buluyoruz kendimizi. Sevgilim mest oluyor tabii. Ben bir köşede sakin sakin havayı koklarken, o her detayı fotoğraflıyor...



Karlovy Vary'de her yerde karşınıza çıkacak ünlü karakter  Aslan Asker Şvayk heykelinin yanına oturup bir hayli şımarıyoruz. Bu karakter Jaroslav Hasek tarafından yaratılmış... I. Dünya Savaşı'ndaki kahramanlıklarıyla ünlü...
ve ardımızda bir sürü anı, gözlerimizde bir sürü görüntüyle Karlovy Vary'yi geride bırakıp, Prag'a doğru dönüşe geçiyoruz...