31 Aralık 2013 Salı

Budapeşte'de sonbahar..

Bir sonbahar zamanı... Aniden karar verilmiş bir gezi rotasının ortasında, Budapeşte'deyiz. Zaman zaman yağmur eşlik ediyor bize. Şehir güzel.. Kalbinin tam ortasından akıyor Tuna.. Gezilecek yer çok.. En detaylı bilgiler bu sayfada..

 
Yollarda aniden karşıma çıkan heykelleri seviyorum. Bu heykel Macar Şair Miklos Radnoti'ye ait. Soykırım zamanı hayatını kaybetmiş..

 
Aziz İstvan Katedrali, geniş ve aydınlık bir meydanda bulunan Budapeşte'nin en görülesi yapılarından. 1 kubbe ve 2 çan kulesinden oluşan bu heybetli katedralin bulunduğu meydan sağında solunda yer alan kafelerle oldukça sıcak ve vakit geçirilebilir bir yer...

 

Kilitler.. Ben köprüye kilitlemeyi düşünmüştüm. Bu kalabalık kilitleri görünce dayanamadım. Herkes sonsuzluk diler..


Tuna.. Budapeşte'nin kalbi. Farklı şehirlerin içinden dolana dolana akan Tuna nehri Budapeşte'de daha bir anlamlı sanki.. Ufukta ağaçların görüldüğü kısım Margit adası..


Mavi mavi İkaruslar her yanda... Macar yapımı olduğunu bilmiyordum tabi ben.. Bu eziyet sadece Türkiye'de yaşanıyor sanıyordum. Şaşırmıştım bir hayli..


Margit adası oldukça huzurlu bir yerdi. Sonbahar bu kadar mı yakışır bir yere.. Her yer sonbahar sarısı..


Buda kısmı eski yerleşimin olduğu kısım. Peşte'ye kıyasla biraz daha tarih kokuyor. Bu yokuş, Gül baba yokuşu.

 
Dik yokuşun sonunda sadece Türkler değil, Macarlar tarafından da çok sevilen, elinde tahta kılıcı, sarığında gülü eksik olmayan Gül babanın türbesi var.. 150 yıl Osmanlı hakimiyetinde kalmış Budapeşte. Her yerde bize ait eserler var. Atatürk sokağı başta olmak üzere, han, hamam korumuşlar..


Parlamento binası... Londra’nın Parlamento Binası’ndan esinlenerek inşa edilmiş. Ülkenin en büyük binası ve Budapeşte'nin sembolü. Akşam ışıklandırılmış halini görmek lazım..

 
Tuna nehrinin üzerinden Buda ve Peşte yakasını birbirine bağlayan 8 adet köprü var. Bunlardan en ünlüsü Zincir köprüsü.. Adını asma zincirlerinden alıyor. Hikayesi de ilginç. Rivayete göre, köprünün mimarı İngiliz William Tierney Clark köprünün yapımında herhangi bir hatası olursa intihar edeceğini söylemiş. Müthiş bir köprü tasarlamış. Ancak açılışta bir çocuk köprünün giriş noktalarındaki aslanların dili olmadığını fark etmiş. Clark verdiği sözün ağırlığına dayanamayarak intihar etmiş.


Budapeşte'nin en ünlü tatlısı kürtöskalacs:) Okunuşu körtoşkola:) Bu tatlıyı yiyebileceğiniz en ünlü yer Molnar's kürtöskalacs. Deneyin derim..

 
Buda tarafında en ünlü meydan Kahramanlar meydanı (Hösök Tere)...



Kahramanlar meydanının arkasında kışın buz tutan ve pist haline gelen alan...

 
Kale Tepesi olarak da adlandırılan Kraliyet Sarayı’nın bulunduğu tepede Matthias Kilisesi ve Balıkçı Tabyası bulunuyor. Manzarası müthiş..

 
Işıklı bir yıl diliyorum!!!
 

22 Aralık 2013 Pazar

Köklerim..

    Aşk kök salmaktır.. Zaman geçtikçe köklerin birbirine karışmasıdır..
 






   Aşk dolu pazarlar..

21 Aralık 2013 Cumartesi

Şibumka Umut Krallığı, Ayşen




Her gün pembe kuşlar
Uçursam gökyüzüne,
Salondaki mavi koltukta
Yeşilimsi bir gölge beklesem…
Bu dizeler sevgili kuzenime ait. Gençlik hayallerini, aşklarını, korkularını, kaybettiklerini, kazandıklarını cesaretle paylaştığı ilk kitabı Şibumka Umut Krallığı’ndan… Zordur şiirlerini başkalarına okutmak. Herkes bambaşka bir şey hisseder çünkü okurken. Güzel şiir yoktur. İnsanda uyandırdığı hisler vardır bence. Şiir okumak duygularını paylaşmak demektir. Zaman zaman aynı hisleri dizelerde bulmak… Kısa, yalın cümlelerle yazılmış, duyguları apaçık ortada şiirler bunlar. Sevgiyle öneriyorum…

 


Son sözler yine şiirle olsun;

Bütün elbiselerimi çıkarmak istiyorum
Ciddi bir iş kadını
Müşfik anne
Sadık dost
Hepsini çıkarıp deli gömleği giymek istiyorum…

Yazar: Ayşen
Yayınevi: Sokak kitapları yayınları

DR: 6,00 TL
İdefix: 4,80 TL
İlk nokta: 4,80 TL

19 Aralık 2013 Perşembe

Proje: Ölümcül Virüs, Tess Gerritsen




Proje: ölümcül virüs Tess Gerritsen’in Türkçeye çevrilen son romanı. Kitaplarını gözüm yollarda beklediğim bir yazar benim için Tess Gerritsen. İlk olarak Cerrah kitabını okuyarak tanışmıştım bu yazarla. Tıbbi Gerilimin Kraliçesi tanımını kesinlikle hak ettiğini düşünüyorum. Her kitabında profesyonel bir olay örgüsüyle karşılıyor okuru. Yayınlanan tüm kitaplarını okudum ve hiç hayal kırıklığına uğramadım.  Bu tarz kitaplar okumayı seviyorsanız ve hala Tess Gerritsen okumadıysanız, mutlaka ama mutlaka okuyun. Seveceğinizden eminim.
Son dönemde romantik-gerilim akımında art arda yayınlanıyor kitapları. Cerrah ve Çırak kitaplarının dahil olduğu Rizzoli&Isles serisi kadar kanlı ve gergin değil ama heyecan düzeyi kesinlikle yüksek. Son 2-3 kitaptır olayların hareketlenmesi için bir 40-50 sayfa beklemek gerekiyordu. Ancak Proje: Ölümcül Virüs’te daha ilk sayfadan itibaren olayların içine dahil oluyorsunuz.
Kahramanlarımız Victor ve Cathy’nin hayatları karanlık bir otoyolda kesişir.  Victor arkadaşı “kim vurduya” gittiğinde, şirketin masum deneyler değil, tüm insanlığı tehdit eden bir biyolojik silah peşinde olduğunu anlar. Üstelik FBI’ın da peşinde olduğunu düşünmektedir. Cathy ise çok trajik bir olayla tüm bu kovalamacanın içine ama bir yandan da uzun zamandır özlediği aşkın kollarına düşer. Geçmişte kalan hayaletler, hayattan çıkarılmaya çalışılan eskiler, varlığıyla onlara hayat katan eski Standford tayfası, dostlar, düşmanlar… Son sayfayı okuduğumda nefesimi tuttuğumu fark ettim…
Sadece tıbbi kısmı biraz daha detaylandırılabilir, deneylerden daha ayrıntılı bahsedilebilirdi diye düşündüm. Başından sonuna kadar sürükleyici bu yeni Tess Gerritsen macerasını okumanızı öneriyorum.

Yazar: Tess Gerritsen

Çevirmen: Özlem Gültekin

Yayınevi: Martı Yayınları


DR: 11,49 TL

İdefix: 9,75 TL

İlk nokta: 10,50 TL
 

18 Aralık 2013 Çarşamba

Şahane Hatalar, Heather McElhatton



Hayat.. Şahane hatalardan ibaret...  

Geriye dönüp baktığınızda artık değiştirme şansınız yok. Bir karar veriyorsunuz ve diğer yolda başınıza gelecek olan iyi veya kötü her şeyi kaybediyorsunuz. İşte bunu anlatıyor kitap. Okuduğum dönemde yaptığım seçimleri çokça sorgulamama neden oldu. Kitabın en ilginç noktalarından biri aynı kişiyle farklı yer ve zamanlarda, farklı geçmişler biriktirerek tanıştığınızda ilişkinin de değişiyor olması... Bakalım doğru olduğunu düşündüğünüz seçimler sizi nerelere sürükleyecek...
 
Kitapta karakter sizsiniz. Hikaye üniversiteden mezun olmanızla başlıyor. Seçim sizin. Ya yüksek lisansa başlıyorsunuz ya da ailenizden kalan para ile tatile çıkıyorsunuz. Her bölümün sonunda seçimlerinizle olaylar ilerlemeye başlıyor ve sizi farklı sayfalara yönlendiriyor. Karakterin kişisel özellikleri oturmuş. Kitap ilerledikçe farklı olaylar karşısındaki davranışını sezinleyebilmek, karakteri tanıyabilmek bu kadar fazla hikayeden oluşmuş bir kitabı tutarlı hale getiriyor. Edebi kaygıyla yazılmış bir kitap değil, eğlencelik kısa olaylar… Sonunda bazen bir bombayla ölüyorsunuz, bazen bir şeftaliyle...
2. kitap ise Şahane Hatalar Talih kuşu. Herkes mutlaka “büyük ikramiye bana çıksa ne yaparım” diye düşünmüştür. Bu kitapta piyangodan tam tamına 22 milyon kazanıyorsunuz. İlk seçiminiz de çok dramatik; ya sevgilinizden ayrılacaksınız, ya da birlikte devam edeceksiniz... Seçim sizin. İlk kitaba oranla hikayeler daha kısa, biraz daha yüzeysel…

Kitapları nasıl okuyacağınızla ilgili de bir iki şey söylemeliyim sanırım. Ben ilk kitapta, ilk seçimle birlikte yola çıktım ve ulaştığım ilk sonuçta durup düşündüm “nerede hata yaptım, önce neyi değiştirmeliyim” diye ve o noktaya geri döndüm… Biraz kendi kişiliğime göre yönlendirmeye çalıştım. Sonlar güzel çıkmayınca da sinir olduğum doğrudur… Bütün hikayeleri okuyabilmek için okuduğunuz her hikayenin sayfalarına ayraçlar bırakıp, olabilecek tüm seçenek ve sonuçları da okuyabilirsiniz. Böylelikle yaklaşık 200 sonun her birini görmüş olursunuz. Karar sizin.
2 kitabın da yazarı Heather McElhatton. Daha  sonra Shawn Harris tarafından Şahane Hatalar 3 - Bira ve Kadın, Tara McCarthy tarafından ise Şahane Hatalar 4 - Cumartesi kitapları da yayınlandı..

İlk sözüm yine son sözümdür.. “Hayat.. Şahane hatalardan ibaret. “

Yazar: Heather McElhatton 
Çevirmen: Dilek Berilgen Cenkçiler 
Yayınevi: April 

DR: 17.99 TL 
İdefix: 15.90 TL 
İlk Nokta: 18.00 TL

15 Aralık 2013 Pazar

Sevgili pembe sehpamız..


Pinterest'de döne dolaşa bayıldığım bir sehpa modeli. Biz de deneyelim dedik. Önce boyanmamış bir sebze kasası bulduk marketten. Temiz olması önemli.. Sonra sağlamlaşması için bir iki çivi ile tutturduk kenarlarını. Dikkat edin yalnız eğer kıymıklı bir kasa ise zımpara gerekebilir. 

Daha sonra yapı marketten aldığımız tekerlekleri sehpanın altına monte ettik. 
Son işlem ise boyaa... Sprey boya ile boyadık. Tahta boyayı emiyor yer yer. Açıklı koyulu halini sevdim ben. 

İşte 4 tekerlekli sevimli yeni sehpamız:) balkondaki yerini aldı.

Mutlu pazarlar..


14 Aralık 2013 Cumartesi

Kendini tanı, dostunu tanı...

Beğendiğim bir resmi keserek çalıştım:)
 
 
 

 

Rengarenk fikirler..

Bazen bir resimde gördüğünüz küçük bir detay size ilham verebilir... İşte rengarenk örnekler..
 

domie nova.com
 
                                                                           denoxa.com

                                                                      cotcozy.com

                                                                  freshome.com

                                                                           furnitools.com
 
                                                                        mosslounge.com

                                                                        femaleways

                                                                       housetohome.co.uk

                                                                         lushome.com
 
Mutlu hafta sonları...

9 Aralık 2013 Pazartesi

Bir ağaç..

Bazen bir şey olur. İçinizde bir yerlerde yıkılır bir ağaç.. ve "hayat" devam eder..
 




Neva, Ilgın Olut


Ilgın Olut’un ilk romanı “Neva”. Kendisinin de son sözünde söylediği gibi edebi kaygı güdülerek yazılmış bir roman değil. Hani, arkadaş ortamında oturup geçmişteki anılarınızı hatırlamaya çalışırsınız ya… Bazı kısımları eksik kalır. Ya da bazen bir hikayeye başlarsınız. Anlatmaya başlarken çok önemliymiş gibi gelir ama sonra “öyle işte, neyse” deyip bitirirsiniz. Kitap karakteri Ilgın’ın Neva ile tanışana kadar ki süreci bana hep bunu hissettirdi. Zaman zaman merak ettiğim soruların cevaplarını alamadım. Hikaye Ankara’da geçmeye başlayıp, Neva konuya dahil olunca, kitap daha çok içine çekti beni.. Ahh aşk….
Kitabın başlarında “hayatında aşık olacağı kadını bekleyen, onu arayan, bu kadar isteyen bir erkek olur mu yahu” demiştim. Sonra aslında niyetin sadece aşk olmayışı, kendi ahlaki yargısızlığını, Neva üzerinde yargısız infaza dönüştürmesi beni bir hayli sinirlendirdi açıkçası ama maalesef şaşırtmadı.

Kitap bittiğinde, elimde öylece kala kaldım. Sanırım bazı erkeklerin bu kadar katı, bu kadar sadece kendi duygularını düşünmelerini pek kabullenemiyorum ben. “Aman bu sadece bir kurgu demeyin”. Gerçek bir hikaye... Üstelik kitap yorumlarını okuyunca aynı düşünceye sahip insanların olduğunu görmek beni biraz kızdırdı…

Bu yazdıklarımdan kitapla ilgili düşüncelerimin olumsuz olduğunu düşünmeyin. Bu kadar çok şeyi hissettirebildiğine göre başarılı bir romandır zaten bana göre. Sonu biraz trajik olsa da okumanızı tavsiye ediyorum. Bu arada 2013 yılında aynı isimle filmi de çekildi.

Son sözüm, bazen yaptığımız bir hareketin ya da söylediğimiz bir kırıcı sözün bedelini hayatımızla öderiz. Yaşamaya devam etsek bile... Sevgiyle kalın..

Yazar: Ilgın Olut
Yayınevi: Doğan Kitap

DR: 18,99 TL
İdefix: 16,25 TL
İlk Nokta: 18,75 TL

5 Aralık 2013 Perşembe

bir yanım hep çocuk..

Bazen kırılmış bir camdan yansıyor, çocuk kalmış gözlerim. O zaman rüzgar bir geçmişten esiyor, bir gelecekten.. Aynı bu bisiklete bağlanmış anılarım gibi, savruluyor.. Bir yanım erken büyüdü benim, bir yanım hep çocuk..