Son Oyun... Bazı sorular var, inançları
sarsılmaz olan insanların çoğunlukla görmezden geldiği ya da görüp cevabı
bulamadıklarında önemsemedikleri.. Ahmet Altan Son Oyun kitabında dile
getirilmekten korkulan bu soruları soruyor.. Eğer hangi gün ve nasıl öleceğiniz
belliyse, aslında birinin sizi öldürmesi kaderse, neden cezalandırılıyor? Suçlu
kim??
Kahramanımız orta sınıf bir yazar. Kendi
deyimiyle bir tek kendisi okuyor kitaplarını. Ailesini kaybetmiş, kafasında
sorularla son kitabını yazacağı bir yer aramaktadır. Bu köyü bulduğunda kendini
oraya ait hisseder. Ev kiralar ve yabancılardan pek hoşlanmayan, paranoyak
insanlarla dolu bu köyde yaşamaya başlar. Zamanla insanlar da onu kabul eder.
"Ben, bir uçakta başını erkeğin omzuna dayayıp uyuyan bir kadının, onun duyduğu o güvenin, bir erkeği böyle etkileyebileceğini bilmezdim önceden" dediği, başka bir adama aşık, bir kadına aşık olur.
Kadın da ona kendince aşık olur
ama kahramanımız aşkı için kendinden ve "şekerlemelerden" vazgeçemez. Aslında aşık olduğu
sevgilinin "sözlerindeki" kendisidir. Sonunda günahlar ve
günahkarlarla dolu bu köyde, sorduğu soruların cevaplarından biri haline gelir.
Akıcı, kesinlikle sarsıcı bir roman. Bu
soruları bu kitap yazılmadan önce de defalarca sorduğum için bana yabancı
gelmedi. Hatta zaman zaman birbirini tanımayan iki insanın aynı soruları sormuş
olmasından dolayı şaşırdığım da oldu. Okunmaya değer bir roman ve sorulmaya değer
sorular, yanıtlarını bulamasanız bile...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder