24 Temmuz 2014 Perşembe

Leyla'nın evi, Zülfü Livaneli

Geçmişinin sayfaları arasına sıkışmış, yalnız bir asilzade Leyla... Boğazın kokusuna, martılara, ağaçlara hayran, martıların geçmişte orada yaşamış insanların ruhları olduğuna inanabilen bir kadın. Bir sabah duvarlarının her karesinde anıları olan evinden zorla atılır Leyla. İki günü kapının önünde bir bavulun üstünde geçirir ve sonra dayanamayarak bekçinin oğlu Yusuf'un evine gitmeye razı olur.
 
İstanbul sadece bahçesindeki dev manolya ağacının gölgesiyken, ara sokaklar, ağız dolusu küfürler, korna sesleri, ekşimiş kokularla sarılmış Cihangir'deki eve yerleşir çaresiz.
 
Evde Rukiye, sahne adıyla Roxy, ile taşıyoruz Almanya'da sıkıntılar içinde büyütülmüş bir deli Rukiye. Aslında deliliğin arkasına sığınıp  hayata dayanabileceğini düşünen bir genç kız. Evinden ailesinden kaçıp İstanbul'a gelen Roxy, İstanbul'un da "evi" olmadığını acı bir şekilde fark ediyor. Öfkeli bir kız.
 

Hiç bir eve ait olamayan Roxy, bir röportaj sırasında Yusuf ile tanışır ve iyiliği sorgulamaya başlar. Aynı evde yaşamaya başlayan Leyla, Yusuf, Roxy ve Other animals arasında zamanla oluşan bağ hepsinin hayatını değiştirir. Kitaba zamanla girip çıkan etkileyici yan karakterleri de unutmamak lazım. Özellikle, Ali Yekta Bey hikayenin gidişini büyük ölçüde etkiliyor.
 
Evimi kaplumbağa misali sırtımda taşımak istiyorum bazen. Kokusunu, anılarını, ışığını seviyorum. Bir ev hikayesi Leyla'nın evi. Ev konusunun altında bir aidiyet meselesi aslında. Geçmişini sürekli sırtında taşıyan, onu anmadığı her anı ihanet sayan bir kadın Leyla. Zaman zaman komik, çoğu zaman keşfetme arzusu ile soluksuz okuyacağınız sıcacık bir roman Leyla'nın evi. Keyifle tavsiye ediyorum.
 
Yazar: Zülfü Livaneli
Yayınevi: Doğan kitap
 
DR: 15,75 TL
İlkNokta: 16,80 TL
İdefix: 15,75 TL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder