8 Mart 2015 Pazar

Viyana'yı geziyoruz...

Önceki hayat diye bir şey varsa sanırım ben Viyana'da doğmuşum. Gezdiğimiz yerler arasında en sevdiğim yerlerden biri olan Viyana'yı yazmak en sona kaldı:) Aslında görmek istediğim yerler listesinde pek de üst sıralarda değildi. Bir ucuz uçak bileti, önceden kalmış bir vize ile kendimizi Viyana'da buluyoruz. İlk işimiz Viyana kart almak oluyor. Ulaşım ücretsiz ve çok sayıda müzede indirim uyguluyor. Pek bilet kontrolü olmasa da yine de almak taraftarıyım.

Hava alanından merkeze otobüsle (8 Euro) geçiyoruz. Otobüs biletini şoförden alabilirsiniz. Merkezde belli başlı önemli noktalarda duraklar var. Otelinize yakın olan durakta inebilirsiniz. Otelimiz Hotel Bellevue Wien'di. Booking.com'dan ayarladık. Hem temizliği, hem de gerçekten başarılı kahvaltısı ile tavsiye ediyorum. Tam önünden D tramvayı geçiyor. Ulaşım çok rahat Viyana'da, tramvay çok önemli. Özellikle de bizim gibi sonbaharda gittiyseniz... Hava da biraz soğuk çünkü. Yorulduğumuz her an tramvaya bindik. İnanılmaz eğlenceliydi.

Gezimiz otelden merkeze yürüyüşle başlıyor. Hoher Markt Saati, Prag'daki astronomik saatin minyatürü. Onu görünce bunun pek bir esprisi olmadığını anlıyorsunuz.
Veba 1347-1351 yılları arasında Avrupa'da çok sayıda insanın ölümüne neden olan (Yersinia pestis bakterisi) bir salgın hastalık. Birçok Avrupa ülkesinde bu salgının anısına veba anıtları var. Viyana'da veba anıtı (Pestsaule monument) Graben caddesinde bulunuyor. 
Rathaus, Viyana'da en güzel mimariye sahip binalardan biri. Belediye binası olarak kullanılıyor.
Rathaus'un hemen önündeki park, şehrin göbeğinde yemyeşil bir dinlenme yeri sağlıyor.
Antik yunan esintileri taşıyan Parlamento binası Ringstrasse'de bulunuyor. 
Parlamento binası önünde bulunan ve Carl Kundmann tarafından yapılan Athena çeşmesi (Athenebrunnen) oldukça etkileyiciydi. 
Parlamento binasının karşısında, sağ tarafta Burgtheatre görülüyor. 
Osmanlı imparatorluğu ile Viyana arasındaki hikaye malum. Gitmişiz kapısına kadar, alamamışız. Şehri gördükten sonra iyi ki de alamamışız dedim zaman zaman. Bu savaştan başarı ile çıkan prense yazlık konut olarak koca Belvedere sarayı hediye edilmiş. Düşünün artık elde ettikleri zaferin büyüklüğünü. D tramvayı ile sarayın önünde inebilirsiniz.



Belvedere sarayına uzanan merdivenlerde her ayı simgeleyen mermer heykeller dikkati çekiyor.

Belvedere'den dönüşte Doğa tarihi müzesine gidiyoruz. Doğa tarihi müzesi Viyana'daki çok sayıda müzeden biri. Yarım gün boyunca gezdik doyamadım... Aylarımı ayırabilirdim. 


Viyana'da neler yapılır diye araştırırken time travel ile karşılaştım. İlginç bir deneyimdi gerçekten. Deneyebilirsiniz.
Karlsplatz'da bulunan Viyana opera (Wiener staatsoper) binası oldukça gösterişli. Mutlaka bir opera izlemeliyiz diye düşünürken internette biletlerin tükendiği gerçeğiyle yüz yüze geliyoruz. Yine de son bir şans gidip sorduğumuzda oyunun başlamasından 3-4 saat önce gelerek ayakta durup izleyebileceğiniz yerler için bilet satışı olduğunu öğreniyoruz. Oldukça da uygun bir fiyata üstelik. Denemeye değermiş...
İçeri girip ayakta duracağınız yerlere şal bağlamanız gerekiyor.
Gerçekten büyüleyici bir havası vardı...
Stephansdom ya da Aziz Stephan katedrali, Viyana'nın tam kalbinde bulunan gotik kilise. O kadar görkemli ki kadraja sığdırmakta bir hayli zorlandık. Katedralin çan kulesinde uzun yıllar bulunan bir görevli, Osmanlı askerlerinin gelip gelmediğini gözetlemek için sabahtan akşama kadar burada dikiliyormuş.
                 
Kilisenin içi de görülmeye değer...
Hofburg sarayı da görülmesi gereken görkemli yapılardan biri. Kışlık saray olarak kullanılıyormuş. Hofburg hanedanı Avusturya için oldukça önemli. Özellikle Viyana'ya gittiğinizde her yerde Sissi yani kraliçe Elisabeth ile ilgili bir şeyler görmek mümkün. Avrupa'nın en güzel prenseslerinden biri olan Sissi'nin trajik bir hikayesi var. Sissi 17 yaşındayken kuzeni Joseph ile karşılaşır ve Joseph Sissi'ye aşık olur. Mutlu mesut evlenirler, çocukları olur. Fakat Sissi biraz depresiftir. Seramonilerden, kraliyet ailesinin kurallarından, göstermelik nezaketinden sıkılmakta ve bunu da sık sık belli etmektedir. Rivayete göre sinir hastalığı olduğu söylenen Sissi, bu tavırları yüzünden hasta olarak değerlendiriliyormuş. Güzel Sissi, İsveç'e geziye gittiği sırada bir anarşist tarafından bıçaklanarak  öldürülmüş...
Kunst haus ve Hunderwasser haus, Frederich Hunderwasser tarafından birbirinin aynı olan mimariye tepki olarak oluşturmuş rengarenk evler. Kunst haus'un karşısında bulunan dükkanı ziyaret etmeden geçmeyin..



Prater, 1897 yılında inşa edilmiş bir dönme dolap. Binmeye cesaret edebilir misiniz?
Yemek için Figlmüller'i şiddetle öneriyorum. Yalnız daha önceden internetten rezervasyon yaptırmalısınız. Yoksa uzun bir kuyruk beklemeniz gerekebilir. Elimizde rezervasyon çıktıları uzun kuyruğun yanından yürüyüp içeri giriyoruz. Mutluyuz.
Figlmüller'de şinitzel doğru seçim. Ayrıca, patates salatasını mutlaka denemelisiniz.

Karnımız doyunca tekrar gezmeye koyuluyoruz. Albertina müzesi Viyana'nın en önemli müzelerinden biri.. Yaklaşık 70000 eser içeren müze Albertinaplatz'da bulunuyor.


Viyana'nın en önemli tatlılarından biri Sacher pastası. Bu pastayı denemek için Sacher pastanesine gidiyoruz. Albertina'nın tam karşısında... Sacher'den çok hoşlanmadım ama Appelstrudel kesinlikle denemeye değer.. Yanında da Viyana'ya hediye ettiğimiz Melange...


3 gün göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor. Viyana'ya bir gün tekrar geleceğimizi bilerek buradan ayrılıyoruz. Gezimiz Budapeşte ve Bratislava ile devam ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder